O nedenle başkalarını suçlamadan önce son derece dikkatli davranılması gerektiğiyle ilgili bir örnek olarak da o siyasi hayatımızın hafızasına geçmiştir” dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sonrası AK Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Seçimlerin sorunsuz bir şekilde geçtiğini belirterek, millete hayırlı olmasını dileyen Çelik, “Tüm sonuçları kapsamlı bir biçimde değerlendirdik. Önümüzdeki dönemde yine milletimizin huzurunda aynı siyasi değerlerle, aynı zamanda bir tecrübeye sahip olan kampanyamızı yürüteceğiz ve sonuç olarak da bu siyasi irade net bir şekilde sonucu kaydedecek. Tabii bütün bu dönem içerisinde bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen Türkiye’nin büyük demokrasi tecrübesi olmuştur. Vatandaşlarımızın demokrasiye olan inançları, demokrasiyi koruma konusundaki hassasiyetleri bütün dünyanın gözlerinin önünde gerçekleşmiş ve Türkiye gıptayla bakan bir ülke olmuştur. Aynı şekilde sandığın kurulması bütün vatandaşlarımızın hangi partiye oy vermiş olurlarsa olsunlar, hangi düşünceye sahip olurlarsa olsunlar sandıklara sahip çıkıyor olması son derece kıymetli olmuştur. Bu da Türkiye’de yönetimin sandık yoluyla belirlenmesi prensibinin ne kadar kökleştiğini ve kurumsallaştığını göstermiştir. Aslında bir bakıma da Türkiye’deki siyasi mücadelenin ve siyasi tarihinin esas konusu budur. Vatandaşlarımız ülke yönetiminin sandıkla belirlenmesi konusunda irade ortaya koymuştur çok partili hayata geçtiğimizden beri. Ama vatandaşlarımızın bu iradesi darbelerle, muhtıralarla, askeri yargı vesayeti, baskılarıyla sürekli olarak engellenmiştir. Vatandaşlarımız bütün bu baskı, engellemeler, iç ve dış provokasyonlar karşısında güçlü bir şekilde sandık iradesini koruyarak geleceğe sürekli olarak demokrasi yoluyla bakmış, demokrasiyi kurumsallaştırmaya büyük bir önem vermiştir. Şimdi gelinen noktada da görülmektedir ki yüzde 90’a yakın bir katılım dünyada çok önemli bir yere sahiptir. Bu demokrasimizin ne kadar kökleştiğini, her bir insanımızın birer siyasi özne olarak ne kadar büyük bir katkı verdiğini bir kere daha göstermiştir. Aynı şekilde sandıklara sahip çıkılması hususunda hangi partiden, hangi kesimden olursa olsun tüm arkadaşlarımızın gösterdiği hassasiyet, Türkiye’nin demokratik değerlere verdiği önemi göstermesi bakımından da son derece dikkat çekici olmuştur. Bu demokrasi kazanımlarımıza destek veren, kazanımlarımızı zenginleştiren her bir vatandaşımıza bir kere daha şükranlarımızı arz ediyoruz” diye konuştu.

"Cumhurbaşkanımız büyük bir teveccühle her zaman olduğu gibi milletimizin büyük bir desteğiyle önde bitirmiştir" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İkinci tura kalmasına rağmen seçim aynı şekilde Cumhur İttifakı ve AK Parti Mecliste güçlü bir çoğunluk elde etmiştir. Cumhurbaşkanımıza gösterilen teveccüh ve cumhurbaşkanımıza verilen bu destek, cumhurbaşkanımızın siyasi hayatında yeni bir rekor daha göstermektedir. İnşallah milletimizin huzuruna giderek bu süreci ikinci turda tamamlayarak sonuca ulaştırmış olacağız. Tabii dünden beri, oyların sayımına başlanmasından beri bir kampanyayla karşı karşıyayız. Aslında seçim döneminde de bu devam etmişti. Bir şekilde CHP lastiğiyle önümüze getirildi. Oldu bittiyle bir aday ilan ediliyor. Hemen arkasından ’Ezici alacağız’ diyerekten bir propaganda aygıtı çalıştırılmaya başlanıyor. Arkasından buna karşı çıkan her kesime karşı bir dayatma, hatta aday olan insanlara karşı bir sindirme kampanyası şeklinde antidemokratik faaliyet bu şekilde yürütülüyor. Daha vatandaşın huzuruna gidilmemiş, oy verilmemiş, buna rağmen sonuçlar ilan ediliyor. Ve hangi bürokratların görevden alınacağına dair bir takım listeler yayınlamaya başlıyorlar. Bütün antidemokrasi refleksleri sergiliyorlar. Dün çıktılar ekranlara ve ’Anadolu Ajansı’nın bazı partilerdeki verilerinin manipülasyon olduğu’nu iddia ettiler. CHP adına iki büyükşehir belediye başkanı Sayın Yavaş ve Sayın İmamoğlu konuştu. Konuşmaya başlarken şöyle bir cümle kullandılar; ‘13. Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu adına konuşuyoruz’ dediler. Yani sandık sayımı devam ediyor, vatandaşımızın iradesi tecelli etmemiş ama onlar çıkıyorlar, milli iradeye karşı yakışıksız bir biçimde cumhurbaşkanının kim olduğunu ilan etmeye çalışıyorlar. Üstelik de cumhurbaşkanı ilan ettikten sonra kendilerine bir yetki atfederek, onun adına konuştuklarını söylüyorlar. Dün ilk açıklamamızda bunu da söyledik. Bu yapılan milli iradeye yönelik bir yetki gaspıdır. Sandık tecelli etmeden bu durumun ortaya koyulması, milli iradeye yönelik değerler ve demokrasi ahlakı açısından son derece yanlış dedik. Bunun neticesinde en azından ’yanlış yaptık’ demelerini bekliyorduk. Fakat daha sonraki açıklamalarda da bunu aynen devam ettirdiler. Bu siyasi tarihimize milletin iradesine saygısızlığın en çarpıcı örneklerinden biri olarak geçmiştir. Daha sonra yaptıkları yanlışı bir şekilde esnetmek için ‘Biz temennimizi ifade ettik’ gibisinden bir cümle söylediler. Ama esasında dört beş kere üstüne basa basa ’Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu adına konuşuyoruz’ diyorlar. Dün sadece ve sadece herkes elindeki verileri doğru bir biçimde paylaşmaya çalıştı. Onlar saldırırken herkes gördü ki aslında manipülasyonun olduğu yer, yani veri akışı Sayın İmamoğlu ve ortaya koyduğu değerlendirmeler. Dolayısıyla manipülasyon bu iddiayı ortaya sürenler tarafından yapılmıştır. Dün söyledikleri şeylerin tamamı yanlış çıkmıştır. Dün itibarıyla başkalarına saldırarak tek yönlü olarak kendi verilerini dayatmak, kendi verilerini herkesin kabul etmesi gereken mutlak bir gerçekmiş gibi yaklaşımları tamamen çökmesine rağmen bugün yine her zamanki gibi hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyorlar. O sebeple şunun altını çizmek gerekir. Dün manipülasyon yapılan tek yer Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş’ın açıklamalarıdır. Milletimize karşı yalan beyanda bulunmuşlardır. Bunun karşısında milletimize özür borçları vardır. O nedenle başkalarını suçlamadan önce son derece dikkatli davranılması gerektiğiyle ilgili bir örnek olarak da o siyasi hayatımızın hafızasına geçmiştir. Birtakım terör örgütlerinden Batılı basın yayın organlarına kadar milletimizin büyük demokrasi duyarlılığı karşısında bunu manipüle edebilecekler, yönlendirebilecekler diye düşündüler. Ama netice itibarıyla milletimizin büyük demokrasi tecrübesi bütün bu etkileri bir kenara iterek kendi yolunda ilerledi. Biz cumhurbaşkanımız açık ara önde olmasına rağmen, Cumhur İttifakı açık ara önde olmasına rağmen bütün bu süre boyunca hep şunu söyledik; ’tam olarak tabloyu görünceye kadar, sandıkların yüzde yüzü açılıncaya kadar herhangi bir şekilde sonuç şudur, herkesin kabul etmesi gereken bir veridir’ gibi bir açıklama yapmayacağız. Sürece saygı duyanlar olarak sonuca da saygı duyalım dedik. Neticede Türkiye seçimlere tüm dünyada siyasal katılımın zayıfladığı, siyasal katılım oranlarının çok aşağılara düştüğü bir dönemde sandığı kurarak, çok yüksek bir siyasal katılımla dünya demokrasileri içerisinde pozitif bir ayrışma içerisinde olduğunu, son derece olumlu değerlere sahip olduğunu bir kere daha göstermiştir. Bu tabii demokrasimizin de gücünü göstermektedir. Çünkü büyük milletimiz bu demokrasimizi korurken ve demokratik kazanımları elde ederken büyük bedeller ödemiştir. O sebeple hangi partiden olursa olsun sandığa gider. Oy kullanan, bu büyük siyasal katılımı ortaya çıkaran bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Tabii ki sandıkları koruyan tüm vatandaşlarımıza da teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu demokratik değerlerimizin zenginleşmesi bakımından son derece kayda değer bir nokta olmuştur” şeklinde konuştu.

“Biz ikinci tur için de çalışmalarımızı aynı güçle, aynı şekilde yapacağız”

İkinci tur için çalışmalarını aynı güçle aynı şekilde yapacaklarını vurgulayan Çelik, “Bütün teşkilatlarımızla birlikte yine milletimizin huzuruna çıkacağız. Milli iradeye saygı konusunda Türkiye’de bir sürü dış etki üretilmeye çalışılmasına rağmen son derece güçlü bir bağışıklık sistemi olduğu da net bir şekilde görüldü. Aynı şekilde birtakım sanki sokağa şiddet hakimmiş, sokakta şiddet yoluyla sandık manipüle edilebilecekmiş gibisinden bir takım atmosfer oluşturulmasına karşı da emniyet güçleri, jandarma, bütün güvenlik demokratik değerler içerisinde, hukuk devletinin kuralları içerisinde bütün bu süreci son derece sağlıklı bir şekilde geçirebilmemiz için çok değerli katkılar sağladılar. Ve bu katkıların neticesi olarak da Türkiye güvenli bir şekilde seçime gitmiş, sandığın iradesini ortaya çıkarabilmiştir. Biliyorsunuz bu kampanya başladığı günden bugüne kadar iki tane sembol ortaya çıktı. Bir tanesi karşımızdaki ittifakın genel başkanlarından biri kampanya sürecinin sağa sola mermi atarak başlatmıştı. Haftalardır önümüze sürekli olarak şunu getirdiler; siz eğer seçim sonucu olarak arzu etmediğiniz bir tablo ortaya çıkarsa buna saygılı olacak mısınız diye. Defalarca bize soruldu. Halbuki şunu söyleyeyim ki bizim geçmişimizde sandık sonucunu tanımamak ya da seçim sonucunu tanımama gibi bir leke yok. Ama karşımızdakilerin geçmişinde bunlar var. Sandık sonuçlarını maalesef demokrasi dışı bir takım girişimlerle yok etmeye dönük olarak da siyasi tarihlerinde birçok olay var. Dolayısıyla bu bize sorulduğu zaman biz kurumsal geleneğimiz itibariyle her zaman olduğu gibi ’bizi millet getirir bizi millet götürür’ ilkesine sıkı bağlı olduğumuzu ifade ettik" dedi.

Çelik, “Vatandaşımızı doğru okuyamayan, vatandaşımızın taleplerini doğru bir biçimde konumlandıramayan pek çok kesim çok erken kendilerini konumlandırmışlardır. Bunların hepsi boşa çıktı. Cumhurbaşkanımıza dönük olarak yapılan kirli kampanyanın hepsi boşa çıktığı zaman, hepsinin milletimiz tarafından bir kenara itildiği görüldü. Şunu net bir şekilde söylemek isterim. Tek bir vatandaşımız yoktur ve olmayacaktır. Şimdi zaman zaman bazı yorumlar görüyoruz. Böyle karamsarlık yaymaya çalışan, işte seçim sonuçlarına dönük olarak kendilerince ülkemizle ilgili olarak karamsar bir tablo çizmeye çalışan bazı kesimler görüyoruz. Bunların hiçbirinin karamsarlığının ya da Türkiye’nin yeri geldiğinde kara propagandasının bir önemi yoktur. Önemli olan demokrasinin gücüdür. Sandığın gücüdür. Defalarca seçim yaptık. Yine seçim yoluyla bu süreci belirleyeceğiz, ortaya çıkacak. Kimliklerimiz farklı olabilir. Partilerimiz farklı olabilir. Ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur. Herkes birinci sınıf vatandaştır. Bu anlayış çerçeve sonuçta biz seçim yapıyoruz. Siyaset alanı bir rekabet alanıdır. Bir husumet alanı değildir. Birbirimizin hasmı değiliz. Sadece siyasi partiler arasında bir rekabet. Hepimiz kardeşiz, komşuyuz, akrabayız, maneviyiz, hemşehriyiz. Bu duyguyla bu seçim sürecini yürüttük ve bundan sonrasında da böyle gideceğiz” dedi.

Kaynak: iha