AK Parti Bayrampaşa teşkilatının düzenlediği sahur programına katılan Bakan Soylu, ülke genelinde uyuşturucuyla mücadelede kullanılan stratejiye ve gelinen nokta hakkında bilgi verdi.
Soylu, "En çok ikinci kullanılan yer baktık ki neresi? metruk binalar. 124 bin metruk bina tespiti yaptık bütün Türkiye'de. Bunun 95 binini yıktık. 15 bin de rehabilite yaptık. 14 bininde yıkım ve rehabilitasyon işlemleri devam ediyor ve yüzde 34 oranında olan mevcut binalarda kullanma oranı şu anda yüzde 20'ler seviyesine düştü. Yine bütün bunlarla metruk binaları basıyoruz. Annelerle ilgileniyoruz. Baktık ki arabalarda kullanmaya başladılar. Akşam üstleri ve geceleri bu sote denilen yerlerin tamamına polis devriyeleri çıkardık. Arabalarda da bu işin kullanılmasının engellenmesini ortaya koymaya çalıştık. Bütün bunlarla birlikte kökünü kurutma operasyonlarını başlattık. Başka bir şey daha yaptık. İstanbul'da sadece 32 mahallede alan kapattık. Dedik ki herhalde bu mahalle isyan edecek. Mahalleli geldi 'Allah sizden razı olsun. Sakın buradan ayrılmayın. Çünkü biz bu adamlardan yıldık bunları ancak siz yıldırırsınız' dedi. Nerede bulursa tepesine bindiğimiz bir tabloyu hep beraber ortaya koyduk. Yıl 2016, 15 Temmuz'da 36 bin kişi vardı cezaevinde. Bugün 126 bini aştı. Bulduğumuza operasyonu yapıyor ve içeri tıkıyoruz." diye belirtti.
Bağımlılıkla mücadelede Avrupa'nın ve Amerika'nın sınıfta kaldığını söyleyen Soylu, şunları ekledi:
"Almanya Sağlık Bakanı belli bir miktarda eroinin, esrarın ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanabilmesine izin veriyor. Şırıngayı bedava veriyorlar. Narkoz shoplar açıyorlar. Yani gidip alışveriş yapıyorsun, oturuyorsun ve orada bir miktar içiyorsun. Ben Hollanda'ya gittim oradaki İçişleri Bakanı'nı ziyarete. Yolda baktım adamlar içiyorlar. Kimse de ses çıkarmıyor. Teslim olmuşlar engelleyemiyorlar çünkü ancak büyük mal operasyonları yapıyorlar. Kanun çıktı şöyle söylüyor; artık hakim 48 saat içinde resen tedavi uygulamasını başlatabilecek. Bu çok önemli bir şeydir. İki, özellikle dünyadan Avrupa'dan ve Batı'dan tarafımıza sevk edilen kimyasal uyuşturucularla ilgili metamfetamin, captagon, aynı zamanda ekstazi türü kimyasal sentetiklerle ilgili alt taban 10 yıldan ceza tabanı 15 yıla çıktı. En önemli meselelerden bir tanesi cezaevlerinde, uyuşturucudan 126 bin kişi yatıyor. En çok yatan uyuşturucu. Cezaevinde rehabilitasyona başlıyoruz. Bu da devrim gibi bir karardır. Bazı cezaevleri sırf bu işin rehabilitasyonu için yapılacak."
Soylu, "Biz terörle mücadele ettik, başarılı olduk mu? Burada bir imza atıyoruz. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, dünya teslim olmuşken bu uyuşturucunun kökünü kazımak bizim bu millete namus borcumuzdur. Hiç acımayız. Eskiden okulların önünde uyuşturucu satıcıları vardı. Ölümün 941 olduğu gün bunu söyledim. Çünkü derdimizi herkesle paylaşmak lazım. Onlar parayı nereden buluyorlar? Ya satacak. Ya annesinden, babasından isteyecek veya çalacak. Beni kınadılar. Ben ne demişim? 'Okulların önünde çocuklarımıza uyuşturucu satanı gördüğünüz anda bacaklarını kırın' demişim. Bu kötü bir şey mi? Bu mücadeleyi dünyada en güçlü yürüten ülkeyiz. Biz Müslümanız. Biz büyük bir medeniyetin evladıyız. Biz çocuklarımızı uyuşturucuya, batının uyguladığı bir sipariş yok etme taktiğine kaybettirmeyiz. Bu kadar basit." ifadelerine yer verdi.
Diyarbakır'da yapılan 50. kökünü kurutma operasyonuna katıldığını ve bundan sonra yapılacak olanlara da katılacağını dile getiren Soylu, cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a cumartesi gecesi Bayrampaşa'da sahur programına katılacağını söylediğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bayrampaşalılara selamlarını ve Kadir Gecesi tebriklerini ileten İçişleri Bakanı Soylu, 1950 yılındaki genel seçimlerde 'açık oy, gizli tasnif' yapıldığı bilgisini vererek şunları söyledi:
"Tam 21 yıldır AK Parti ve bu kadrolar Türkiye'de büyük bir devrimin altına imza atıyorlar. Atmamış olsaydınız bir fiskeyle, hani bazen Amerikan büyükelçileri çıkıyor, laflar söylüyor. Hükümetin kimyası bozuluyor idi. Öyle değil mi? Hükümetin kim? Yani şimdi Amerikan Büyükelçiliğini boş verin Amerikan Başkanını kimse sallamıyor Türkiye'de. AK Parti Türkiye'yi o noktaya getirdi. Dertleri tam bu. Birçok badirelerden geçildi. 27 Nisan'da denediler. Muhtara verince karşısına belki de demokrasi tarihimizin en kimlikli çıkışı ortaya konuldu. Gezi olaylarında 3,5-4'tü faiz? Ne dediler? İşte İstanbul Havalimanı'nı yapmayın. Niye? Çünkü dünyanın en büyük istasyonlarından birisi olacak. Orta Doğu, Afrika, Avrupa dünyanın en önemli istasyonlarından birisi olacak. Avrupa'nın pabucu dama atılacak, yapmayın. Kime söyletiyorlar bunu? Bu ülkede yetişen evlatlarımıza. Doğru mu? İki, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapmayın. Niye yapmayacağız? Çünkü tırlarımız, kamyonlarımız şehrin dışından geçerse ticaretimizi daha rahat bir şekilde yapabiliriz. Üçüncü köprüye ihtiyacımız var. İstanbul sıkışmış. Yaptık mı? İstanbul Havalimanı'nı yaptık mı? Yaptık."
Bakan Soylu, "Eğer tam bağımsız olmak istiyorsanız en önemli meselelerden bir tanesi enerjidir. Türkiye bir nükleer santrale başlayacak. Mersin'de nükleer santral yapılacak. Tayyip Erdoğan kararını vermiş, imzasını atmış. Size muhtıra veriyoruz diyor, yapmayın. Niçin? Elimizi elin adamına açacağız da onun için. Ama onlar tabii bu milletin çok çalıştığı ve duasının bereketli olduğunu bilmediği için. Sakarya'da gaz sahasından doğal gaz çıkacağını da hesap etmediler. Hesap etselerdi belki oranın kazılmasını engellerlerdi. Aynı zamanda bir taraftan terörü fişekledikleri için. Gabar'ın terörden temizleneceğini hesap edip orada Bayrampaşa'da oturan Esma Çevik kızımızın isminin verildiği o kuyulardan petrol fışkıracağını ve hem de kaliteli petrol. Öyle işlenen rafineri petrol değil yani. Koy çalışsın. Bu kadar kaliteli bir petrol çıkacağını hesap edemediler. Hesap etselerdi Amerika bir şekilde o tezgahı da bir şekilde başka bir noktaya evirmek isteyebilirdi. Şimdi Avrasya'ya itiraz ettiler. Peki Avrasya bugün çalışıyor mu? Marmaray'a itiraz ettiler. Bugün çalışıyor mu? Kuzey Marmara yoluna itiraz ettiler. Su havzaları ormanlar diye hepiniz hatırlıyorsunuz. Peki çalışıyor mu? Hepsi çalışıyor. Buna ne denilir biliyor musun? Oh denir." diye konuştu.