Bartın'da bir maden ocağında yaşanan facia ile alakalı çarpıcı bir rapor yayınlandı. Raporu yayınlayan Sosyal Haklar Derneğii yayınladığı raporda şu bilgileri verdi;

Raporda, “Madenin uzun süredir eksik işçi ile işletilmekte olması, Amasra havzasında özelleştirme politikaları, bir Kamu İktisadi Teşekkülü olan TTK'nın personel politikası, yanmaya müsait damarların niteliklerinin değerlendirilmemesi, madendeki havalandırma sorunlarının saptanmış olmasına rağmen giderilmemesi, metan riskinin arttığı sabit olmasına rağmen bu riskin yol açacağı sonuçların göze alınması ve bir bütün olarak madenin fiziksel koşullarının zorlanması katliama giden sürecin önemli sebepleri olarak görünmektedir” denilirken, bölgede yapılan görüşmelerden edinilen izlenimler şöyle sıralandı:

“BİR ÖNCEKİ VARDİYA GAZ KOKUSU NEDENİYLE ERKEN ÇIKARILDI”

“- İşçi yakınları, bir önceki vardiyanın gaz (metan gazı olduğu değerlendirilmektedir) kokusu nedeni ile erken çıkarıldığını ancak yine de bir sonraki vardiya için işçilerin madene indirildiğini belirtmektedir.

– İşçiler ve işçi yakınları, madenin kapanacağı veya özelleştirileceği yönünde söylentiler olduğunu, bu nedenle az işçi çalıştırıldığını belirtmektedir.

– Ocakta çalışan mühendislerin yaklaşık bir aydır yeraltına girmediği hususu sıklıkla dile getirilmiştir. Bu durumun sebebi ile ilgili farklı yorumlar yapılmaktadır: Bir yanda madenin çok riskli olması nedeniyle girmedikleri iddiaları varken, diğer yanda ise zaten özelleştirilecek olan madende yapılacak işleri anlamsız olarak değerlendirmeleridir.

– Mühendis kadrosunun yetersizliği ve mevcut mühendis sayısının sağlıklı bir işleyiş için yeterli olmadığı yönünde görüşler de mevcuttur.

“GAZ SENSÖRLERİNİ TAKİP EDEN KİŞİ SAYISI AZDI”

– Madende gaz sensörlerinin sayısının az olduğu ve büyük çoğunluğunun çalışmadığını dile getirenler olmakla birlikte, sorunun gaz sensörlerinin çalışmaması değil, bu sensörleri takip eden kişi sayısının azlığı olduğu da ifade edilmektedir.

– Patlamanın, ölen barutçuya yıkılarak gerçek sorumluların cezalandırılmayacak olması endişesi de vardır.

– Özellikle madenin geçmişini de iyi bilen eski işçiler tarafından, kuyu başlarında ve ocakta kullanılan teçhizatın çok eski olduğu ve bu durum bilinmesine rağmen yenilenmediği belirtilmiştir.

“MADENDE RİSK ANALİZİ DAHİ YAPILMADI”

SHD’nin hazırladığı raporun devamında şu ifadelere yer verildi:

* “Liyakatsiz ve tecrübesiz kişilerin kurumun yönetim kademesine atanmaları, alınması gereken önlemleri alma konusundaki basiretsizlikleri ve tercihleri; bir bütün olarak enerji politikalarının işçi canını bir maliyet kalemi olarak görmesi katliamın göz göre göre gelmesine neden olmuştur.

* Başta Amasra TİM 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporu'nda olmak üzere, alınması gereken önlemler daha önce dile getirilmiş olmasına rağmen, madende risk analizi dahi yapılmamıştır.

* İşçi sayısının azlığı nedeni ile pek çok galeride zamanında ve gereğince bakım onarım ile tamir tarama yapılamadığı, kesit daralması, taban kabarması olduğu, yolların bozulduğu, ocak içi nakliyatın aksadığı, etkin bir havalandırmanın yapılamadığı, bütün bunların öncelikle iş güvenliğini tehlikeye soktuğu bilinmesine rağmen hiçbir iş güvenliği önlemi alınmamıştır.

“ÖNLEM ALINMADI ÜRETİME DEVAM EDİLDİ”

* Madende toz patlaması riski ve metan gazından kaynaklı riskler olduğu bilinmesine rağmen; gaz ölçümleri sağlıklı şekilde yapılmamış, metan drenajı yapılmamış ve dinamit patlatma yöntemiyle üretime devam edilmiştir.

* Bütün bu hususlar, bir kez daha, göz göre göre gelen bir katliam neticesinde 41 işçinin ölümü ve 6'sı ağır 11 işçinin de yaralanması ile sonuçlanan yeni bir sosyal cinayete yol açmıştır.”

Avukatlar ayrıca savcılarla görüşme taleplerinin kabul edilmediğini söylerken madendeki bütün işlemlerin bağımsız, tarafsız kişi ve kurumlar tarafından yapılmasını, işlemlerin kayıt altına alınmasını, tüm verilerin titizlikle incelenerek şeffaf bir şekilde soruşturmanın yürütülmesini talep etti.

amasra-1_16_9_1666122379