Gülşehir Belediyesi'nin internet sitesinde, güzel ilçemiz Gülşehir'in tarihi konusunda şu bilgiler verilmiştir.
GÜLŞEHİR:
Gülşehir, Nevşehir iline bağlı, 16 km mesafede, Kızılırmak’ın güney kenarında bulunan bir ilçedir. İçAnadolu Bölgesi’nin orta kısmında yer alan ilçe, Nevşehir ilini Hacıbektaş, Kırşehir ve Ankara’ya bağlayan yol üzerinde kurulmuştur. Gülşehir, güneyde Nevşehir ili; kuzeyde Hacıbektaş ilçesi; doğuda Avanos ilçesi; batıda Kırşehir ve Aksaray illeri ile çevrilidir. İlçeye bağlı 31 köy bulunmaktadır. Nüfusu 12.300 olan ilçe sosyo-ekonomik açıdan gelişmişlik düzeyini yakalamıştır. İlçe halkının dışa açılım çabaları ve son yıllardaki turizme yönelik hızlı ataklar ilçenin bölgede önem kazanmasını sağlamış, böylelikle sosyal ve kültürel yaşantıda hareketlenmeler başlamıştır. İlçe eğitim ve öğretim yönünden geri kalmışlık duvarını yıkmış olup; okuryazarlık oranı ilçe genelinde yüksektir. İlçenin temel geçim kaynaklarını turizm, ticaret, tarım ve hayvancılık gibi iş kolları oluşturmakla beraber, ilçede son yıllarda farklı iş alanlarında da yatırımlar başlamıştır.
TARİHİ:
Gülşehir tarih öncesi çağlardan beri birçok yerleşime sahne olmuştur. İlçe merkezinin 5 km. doğusuna düşen Civelek Köyü Mağarası’nda bulunan tek kulplu fincanlar, çeşitli boylarda çömlekler, taştan ve kemikten aletler ilçe tarihinin MÖ. 5000 yıllarına kadar uzandığını göstermektedir. Gülşehir’de yapılan araştırmalar, geçmişteki Anadolu uygarlıklarının tarih öncesi çağlardan başlayarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonuna kadar geçen zaman süresindeki özelliklerini ortaya koymaktadır.
Firigyalılar MÖ. 900–800 yıllarında Kapadokya’ya saldırarak bölgeyi egemenlikleri altına almışlardır. İlçede Medler, Lidyalılar, Kimmerler, Helenler, Romalılar, Bizanslar, Araplar ve İranlılar yüzyıllar boyu hüküm sürmüşlerdir. MS. I. ve III. yüzyıllarda Filistin’den kaçan ilk Hıristiyanlar, Kapadokya’ya gelmişlerdir. Buraya gelen Hıristiyanlar bölgede bulunan kayalara kiliseler, evler ve manastırlar yapmışlardır. Açıksaray Büyükkale ve Gümüşkent bunların başında gelmektedir. Bu dönemde Gülşehir, Kapadokya Hıristiyanlığı’nın merkezi haline gelmiştir. Gülşehir MS. 3 ile 8. yüzyıllar arasında Kapadokya’nın dini başkenti olarak kalmış; ancak Açıksaray rahiplerinin yüzyıl sonunda başlayan kiliselere resim yapma akımını kabul etmemeleri üzerine bu unvanı kaybetmiştir.
1071 Malazgirt Savaşı’nda, Türkler büyük zafer kazanınca Anadolu’nun kapıları Horasan’dan gelen akıncılara açılmıştır. Bu zaferden sonra Kapadokya, Selçuklu Türklerinin hakimiyeti altına girmiş ve ilçenin “ZARAPASSOS” olarak anılan ismi “ARAPSUN” olarak değiştirilmiştir. İlçe, 1212 yılında Mengücükoğulları hâkimiyeti altına girmiştir. Aynı yüzyıl içerisinde Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat burasını ülkesi hudutlarına katmış ve adını “GÜLŞEHİR” olarak değiştirmiştir. 14. yüzyılın tamamı ile 15. yüzyılın ilk yarısında Anadolu’nun belli başlı ilim merkezlerinden biri olan Gülşehir, gerçek manadaki gelişimini Osmanlılar zamanında I. Abdülhamit’in sadrazamlarından Karavezir Seyit Mehmet Paşa’nın memleketine olan bağlılığı sayesinde yapmış olduğu yatırımlar ile gerçekleştirmiştir. İlçe, 1584 yılında Uçhisar nahiyesine bağlı 30 hanelik bir köydür ve halkının tamamı Müslümandır. Silahtar Seyit Paşa, 1779–1780 yılları arasında burada bir camii, bir hamam, bir medrese, sekiz çeşme ve bir mektep yaptırmış, kasaba nüfusunun artmasını sağlamış ve ardından ilçenin Arapsun olan adını “Gülşehir” olarak değiştirmiş. Karavezir Seyit Mehmet Paşa’nın ölümün den sonra ilçe yeniden “Arapsun” olarak anılmaya başlamıştır. İlçe, 1896 yılında Niğde sancağına bağlı bir kaza haline getirilmiştir. 1947 yılında ise Bakanlar Kurulu Kararı ile resmen “Gülşehir” olarak tecil edilmiş ve 1954 yılında ilçe unvanını kazanmıştır.
COĞRAFYA:
İlçenin denizden yüksekliği 885 metre olup yüzölçümü 931 km² dir. Gülşehir, yazları sıcak ve kurak; kışları ise soğuk ve yağışlı geçen tipik karasal iklime sahiptir. İlçedeki bitki örtüsü hâkim bozkır bitkilerinden oluşmaktadır. Geniş verimli nitelikte orman olmamasına rağmen Hırka Dağı’nda meşe ağaçları yer alır. İlçenin en önemli dağı Hırka Dağı’dır. Yüksekliği 1683 m. olan bu dağ, Gülşehir ile Hacıbektaş arasında yükselmekte ve doğu-batı yönünde Kızılırmak Vadisine paralel uzanmaktadır. İlçenin belli başlı akarsuyu Kızılırmak’tır. Ayrıca ilçe sınırları içerisinde üç de gölet bulunmaktadır.
ULAŞIM:
Nevşehir’e 16 km, Avanos’a 24 km, Derinkuyu’ya 50 km, Hacıbektaş’a 26 km, Kozaklı’ya 73 km, Ürgüp’e 35 km, Acıgöl’e 40 km. mesafede bulunan ilçemiz, çevresindeki tüm komşu illere (Kayseri-Niğde-Aksaray-Kırşehir) 1 saat mesafede olup Ankara’ya 3 saat uzaklıktadır. Ayrıca İlçemizde bulunan Kapadokya Havalimanı’ndan haftanın her günü İstanbul’a yurt içi tarifeli uçak seferleri yapılmaktadır.
GÜLŞEHİRDEKİ DOĞAL VE TARİHİ ESERLER
KEPEZ:
İnsanlık tarihinin bilinen ilk devirlerindeki yerleşim yerlerinden biri olan kepez mevkii, yüksek ve bölgeye hakim bir yerde bulunmaktadır. 4-5 katlı yer altı şehri, kaya evleri ve dehlizler bu yerleşim yerinde ilk göze çarpan tarihi buluntulardır.
BÜYÜKKALE:
Gülşehir merkezinde bulunan Büyükkale’de 3–4 katlı kayadan oyma mağara tipi eski kaya evleri, yer altı şehri ve su kuyuları bulunmaktadır. İlk ve orta çağda, halkın barınması ve düşman saldırılarından korunması için yapıldığı bilinmektedir. Bu saldırılar sırasında kale kapılarının ağzını kapatmak için büyük değirmen taşlarına benzer taşların, saldırıların uzun sürse dahi insanların hayatlarını uzunca bir süre devam ettirmeye imkan sağlayacak kadar geniş salonlar, kilerler, odalar ile Kızılırmak seviyesine kadar inmiş su kuyuları bulunmaktadır.
AÇIKSARAY:
Gülşehir’in merkezine 3 km mesafede olan Açıksaray, ilk çağlara ait bir yerleşim yeri olarak kendisini göstermektedir. Açıksaray’ın ilk kuruluşu ve ismini nereden aldığı bilinmemekle birlikte, sonradan Anadolu’ya gelen Türkler tarafından yerleşim yeri olarak seçilmiştir. Açıksaray ve çevresi iklimin ve doğa olaylarının etkisi ile oluşan (yağmurlar ve rüzgarlar) sayısız miktarda peribacasına ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca bir doğa harikası ve Gülşehir’in simgesi olan Mantarkaya bu bölgede bulunmaktadır.
Ayrıca, Açıksaraytüf kayalar içine oyulmuş sayısız mekânları, ilk çağlardan kalma çok katlı yeraltı şehirleri, mağaralar, Roma Dönemi’nden kalma kaya mezarları 9. ve 10.yy ait kaya kiliseleri ve sarayları ile önemli bir piskoposluk merkezi olmuştur. Bunlardan belli başlıları ise Boğalı Kilise, Manastır, Tavla (At Damı), Küçük Saray (Çok Katlı Yerleşim Alanı), Dört Sütunlu Manastır, Beşik Tonozlu Yapı, On iki Sütunlu Kilise ve Merdivenli Mesken’dir.
Açıksaray ören yeri, sporu ve tarihi içine alan bir merkez konumundadır. TREKKİNG sporu yapmak isteyenler için dünyada eşine rastlanmayan parkura sahip olan Açıksaray ören yeri, Çat vadisini de içine alan 7 km. uzunluğundaki TREKKİNG parkuru ile bir kültür ve spor merkezidir.
KARŞI KİLİSE (Saint Jean Kilisesi)
Gülşehir merkezinde bulunan Saint Jean Kilisesi, ilk çağda Romalılar tarafından yapılmıştır. Kilise içerisindeki Rumca kitabede, bu yapının Bizans İmparatorluğu’ndan ayrılan ve Bursa İznik’te imparatorluk kuran Teodor Laskaris tarafından 25 Nisan 1212 yılında kiliseye çevrildiği yazmaktadır. İki katlı olan yapının ilk katında şırahane, şarap mahzenleri, mezarlar, su kanalları ve görevlilere ait mekanlar bulunmaktadır. İkinci katta ise İncil’den alınmış sahneler ile süslenmiş kilise bulunmaktadır. Dünyada sadece 3 yerde inşa edilen Saint Jean Kilisesi, görülmeye değer muhteşem yapılardan biridir. İçerisinde bulunan resimler halen özelliğini kaybetmemiş olup, zamanın ve günümüzün sanat şaheserleri arasındadır.
AZİZ DİMİTRİS KİLİSESİ
Gülşehir’in Çalışanlar Mahallesi’nde bulunan “Aziz Dimitris Kilisesi”nin 1902 yılında Gülşehir’de yaşayan Rumlar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Önceki dönemlerde kayaların kazılmasıyla yapılan kiliselerden farklı olarak, “Aziz Dimitris Kilisesi” kesme blok taşlar ile yapılmıştır ve döneminin büyüsünü yansıtan bir yapıdır.
KIZILKATMA KİLİSESİ
Pınarbaşıözü Vadisi’nde “Güvercinlik” adı verilen mevkide yer alan kilise, iki taraflı kayalıkların güney ucuna kazılmış küçük bir şapeldir. Anıtsal bir yapısı olan şapel, Roma ve Bizans mimarisinden örnekler yansıtır.
MANTARKAYA
İlçe merkezine 4 km. mesafede Açıksaray mevkiinde yer alan Mantarkaya, adından da anlaşılacağı gibi mantar şeklinde olması nedeniyle bu ismi almıştır. Bu doğa oluşumu, yağmur sularının ve rüzgârın yumuşak tüf kayaları aşındırması ile oluşmuş olup, doğanın insanlara sunduğu muhteşem bir yapıdır. Mantarkaya görülmeye değer bir doğa harikası olup, Gülşehir’in simgesi durumundadır.
.
KURŞUNLU CAMİİ:
İlçemizin merkezinde bulunan “Kurşunlu Camii” 1779 yılında Karavezir Seyyid Mehmet Paşa tarafında yaptırılmıştır. Osmanlı taş mimarisi ve çini sanatının en güzel kaidesini yansıtan örneklerden biri olan camii, aradan geçen uzun yıllara rağmen halen kullanımdadır.
KARAVEZİR HAMAMI.
İlçemiz şehir merkezinde bulunan “Karavezir Hamamı” 1777 yılında Karavezir Seyyid Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Klasik Osmanlı hamamlarında olduğu gibi, üç kısımdan oluşmaktadır. Halen kullanımda olan ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarımı yapılan hamam, Osmanlı mimari sanatının günümüzdeki somut bir örneğidir.
KARAVEZİR MEDRESESİ
İlçemiz şehir merkezinde bulunan “Karavezir Medresesi” 1780 yılında Karavezir Seyyid Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1933–1962 yıllarında cezaevi olarak kullanılan yapı, 1963 yılında kütüphane olarak kullanılmaya başlanan yapı, halen bu işlevini sürdürmektedir.
SADABAT PARKI.
İlçemizde yer alan ve Kızılırmak nehri kenarında 9.602 m2 alan üzerine kurulan “Sadabat Parkı” ilçe ve bölge halkına hizmet eden bir mesire ve eğlence alanıdır. İçerisinde çocuk parkları, piknik alanları, çay bahçeleri, lunapark, go-kart pisti, deniz bisikleti, akülü araba parkuru, yürüyüş alanları, alabalık tesisi, büfeleri ve hediyelik eşya mağazaları bulunan park, ailelerin huzurlu ve eğlenceli vakit geçirilebileceği bölgenin en büyük park ve mesire alanıdır.
KIZILIRMAK VE BALIKÇILIK GÖLETLERİ
İlçemiz kenarında yer alan Kızılırmak nehri ve göletleri, ilçemiz de amatör balıkçılığın yapılmasına imkân sağlamış olup çevre il ve ilçelerden gelen amatör balıkçıların avlanma sahası durumundadır. Kızılırmak ve göletlerde yaşayan farklı türlerdeki tatlı su balıklarının zenginliği, ilçemizin gözde bir av merkezi olmasını sağlamıştır. Ayrıca Kızılırmak Havzası’nda bulunan bu göletler, yüzlerce balıkçıl ve göçmen kuşun uğrak yeri konumundadır.
GÜLŞEHİRLİ TARİHİ KİŞİLER
KARAVEZİR SEYYİD MEHMET PAŞA:
Gülşehir’in tarihinde önemli bir yere sahip olan Karavezir Seyyid Mehmet Paşa, Gülşehir’in gelişimi yolunda ilk adımı atan isimdir. 1779 yılında Osmanlı Devletine Sadrazam olan Karavezir Seyyid Mehmet Paşa, sadrazamlığı döneminde ilçeye inşa ettirdiği cami, medrese, kütüphane ve hamam gibi yapılar, halen kullanılmakta olup ilk günkü özelliklerini yitirmemiştir.
ETKİNLİKLER:
– Bağ bozumu ve pekmez festivalleri
– Mantarkaya Turizm ve Tanıtma Şenlikleri
– Nokta Tiyatrosu tarafında hazırlanan tiyatro sunumları
– Yöresel halk ozanlar tarafından verilen Halk Konserleri
– Kaymakamlık ve Belediye Kupası Futbol Voleybol turnuvaları
İlçede yapılan belli başlı etkinlikler arasında sayılmaktadır.