Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Avrupa Birliği, Türkiye'siz gerçek manada bir küresel aktör olamaz. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin önünün açılması, ilişkilerimizin üyelik perspektifi temelini yeniden canlandırması elzemdir” dedi.
Bakan Fidan, Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Avrupa Birliği (AB) Komiseri Oliver Varhelyi ile görüştü. Gerçekleştirilen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Bakan Fidan, “Avrupa ve tüm dünyanın çeşitli sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Böyle bir dönemde Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerinin sağlıklı ilerletilmesi her zamankinden daha da önemli hale gelmiştir. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin bazı üye ülkelerin siyasi çıkarlarına rehin edilmemesi gerektiği açıktır. Avrupa Birliği, Türkiye'siz gerçek manada bir küresel aktör olamaz.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin önünün açılması, ilişkilerimizin üyelik perspektifi temelini yeniden canlandırması elzemdir. Genişleme politikasının jeopolitik kaygılarla Avrupa Birliği gündemine yerleştiği bir dönemde Türkiye'yi bu sürecin dışında tutmak büyük bir stratejik hata olacaktır. Avrupa Birliği, Türkiye'yi müzakere eden bir aday ülke olarak görmeli ve ahde vefa ilkesinin gereklerini yerine getirmelidir. Birliğin menfaatlerini korumakla yükümlü Avrupa Birliği Komisyonu bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır” diye konuştu.
Bakan Fidan'dan "vize serbestisi" vurgusu
Gümrük Birliği'nin güncellenmesine öncelik verdiklerinin altını çizen Fidan, “Gümrük Birliği'nin günün ihtiyaçlarına ve yarının gereksinimlerine uygun şekilde yenilenmesi her iki tarafın da çıkarına olacaktır. Vize serbestisi sürecinde ilerleme kaydedilmesi de Avrupa Birliği'nden beklentilerimiz arasındadır. Vize serbestisi insandan insana diyaloğu artıracak, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği yönündeki sorunların ve ön yargıların kaldırılmasına şüphesiz katkı sağlayacaktır.
Varhelyi ile son dönemde vatandaşlarımızın vize başvurularında yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi beklentimizi de vurguladım. Ayrıca düzensiz göçle mücadelede adil bir paylaşım temelinde iş birliğimizin arttırılmasına ihtiyaç duyduğumuzu yineledim. Düzensiz göç sorununu çözmek için öncelikle kaynak ülkelerde istikrarın sağlanması gerektiğini bir kez daha hatırlattık. Bugünkü görüşmemizde Sayın Varhelyi ile yeniden söylediğim gibi Avrupa Birliği'nden siyasi engellemelere müsamaha göstermemesini bekliyoruz. İlişkilerimizin ilerlemesi için gerekli iradeyi sergilemelerini ve daha cesur davranabilmelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
"1 milyar euroluk bir yardımda bulunuldu"
Türkiye’nin mülteciler konusunda yaptığı çalışmalar için müteşekkir olduklarını belirten Varhelyi ise, “4 milyon mülteciye ev sahipliği yapmakta Türkiye. Uzun yıllardır bu kişilere ev sahipliği yapmakta. Şu anda 1 milyar euroluk bir yardımda bulunuldu. Elbette bu Türkiye’nin tüm çabalarını karşılamıyor. Biz bunun farkındayız. Bugün son sözleşmeyi imzalıyoruz. Bu da 781 milyon euroluk bir sözleşme. Bu da göç ve mültecilerle ilgili Avrupa Birliği’nin imzaladığı en büyük sözleşme. Bu da doğrudan Türkiye’deki mültecilere yönelik olarak kullanılacak” dedi.
"YPG terörünün bölgede meşru bir güçmüş gibi gösterilmesi ve baskı aracına dönüştürülmesi son bulmalı"
Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Fidan, Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin, “Suriye’de Arap aşiretlerinin YPG işgaline karşı başkaldırıda bulunması öngördüğümüz bir husustu.
Bunun aksinin olması mümkün değildi. Biliyorsunuz Suriye politikamızın önemli ayağı Suriye’deki halkların herkesin bulunduğu yerde yaşaması, kimsenin toprağından sürülmemesi ve bir başkasının boyunduruğuna girmemesi. Arapların, Türkmenlerin, Kürtlerin, herkesin bulunduğu yerde yaşaması önemli. Fakat Amerika Birleşik Devletleri destekli YPG’nin Arap topraklarını işgal ederek, onları boyunduruk altına alması neticesinde uzun zaman önce biz bu türden girişimlerin başlayacağını öngörüyorduk.
Bunlar uzun süreli iki toplum arasında kan davasına dönüşecek sonuçları beraberinde getirmekte. YPG terörü, PKK terörü bir gün ortadan kalkacak ama hem Amerika’nın hem YPG’nin hep beraber Kürtlerle Araplar arasına ektikleri fitne tohumlarının tedavisi zaman alacak. Sesleniyoruz ABD’ye ve ilgili devletlere. Bölgede Arapların baskı altına alınması politikasına son verin. YPG terörünün bölgede meşru bir güçmüş gibi gösterilmesi ve baskı aracına dönüştürülmesi son bulmalı. Bu son bulma eğer olmazsa bu çatışmalar sadece bir başlangıç. Biz hem sınır güvenliğimizle ilgi hem dost unsurlarımızın güvenliği ile ilgi her türlü tedbiri alıyoruz” ifadelerine yer verdi.
"Yeni üyelere kapılarımızı açabiliriz"
Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin soruyu yanıtlayan Varhelyi, 2030’da yeni üyeler olacağını belirterek, “Yeni üyelere kapılarımızı açabiliriz. Biz kendi tarafımızda durmadan çalışıyoruz En nihayetinde üye devletlerin de yavaş yavaş siyasi olarak harekete geçtiklerini, yatırımda bulunduklarını görüyoruz. 2030 yılı itibarıyla yeni üyeler olacaktır. Olması için her iki tarafın da çalıştığını söyleyebilirim.
Türkiye’nin aday ülke olarak konumuna bakarsak şu anda bulunduğumuz konum son derece nettir. AB Konseyi tarafından 2018 yılında bu karara varılmıştır. Müzakereler şu anda donmuş durumdadır. Yeniden başlaması için AB Konseyi tarafından bazı kriterler öne sürülmüştür. Bu kriterler demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgilidir. Mesela bu alanlarda reformlarda ileriye yönelik inandırıcı bir yol haritasının hazırlanması yeni tartışmaları tetikleyebilir liderler arasında” diye konuştu.