Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulama ve Araştırma Merkezi (CBS-UZAM), Nevşehir Valiliği, Kapadokya Jeolojik Miras ve Kaya Oyma Yapıları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Jeomorfoloji Derneği ve Kapadokya Jeopark iş birliği ile düzenlenen Uluslar Arası Bölgesel Jeomorfoloji Kongresi Vali Şinasi Kuş Kültür ve Kongre Merkezi’nde başladı.

NEVÜ iş birliğinde ve ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Jeomorfoloji Bölgesel Konferansına; İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Belçika, Rusya Federasyonu, İsrail, Japonya, Brezilya, Hindistan, Avustralya, Camerun ve Fas başta olmak üzere dünyanın 32 farklı ülkesinden 120 yabancı ve 75 Türk bilim insanı ve araştırmacı katıldı. Kongreye katılan Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hakan Yiğitbaşıoğlu; “jeomorfoloji bilim dalı olarak tüm yer şekillerinin oluşumu, gelişimi ve ortaya çıkan problemleri ile ilgileniyoruz. Kapadokya dünyada bu tip oluşumlara ve yer şekillerine en güzel örneğe sahip olan bir bölge. Erciyes ve Hasan Dağı arasında kalan geniş bir bölge. Henüz bilimsel anlamda araştırılmamış birçok yeri var. Turistik açıdan çok çekici. Bizim amacımız bilimsel ve uluslararası çalışmaları artırmak, gelecek kişilere de burayı daha iyi tanıtabilmek. Bu nedenle düzenlenen sempozyum çok anlamlı. Bu sempozyuma dünyanın birçok ülkesinden bilim adamı katılıyor. Güney Afrika’dan Kanada’ya, Japonya’dan Avustralya ve Yeni Zelanda ya kadar katılımcımız var. Bu alanın gerek bilimsel, gerekse turizm açısından tanınmasında faydalı olacağına inanıyoruz” dedi.

Kapadokya bölgesinde yaklaşık 20 yıldır bilimsel çalışma yürüttüğünü söyleyen Prof. Yiğitbaşıoğlu ise “Kapadokya bölgesinde yaklaşık 10 bin yıl içerisindeki çevresel değişimleri araştırıyoruz. Bu peribacalarının oluşumu, gelişimi ne şekilde gerçekleşmiş? Bu değişimde insan faktörü az mıdır, çok mudur, iklim değişiklikleri ne şeklide olmuş? Bunların araştırıldığı bir çalışmamız var. Kapadokya’nın oluşumundan itibaren bakarsak; peribacalarının oluşumunda doğal şartlar çok etkili. Bazı dönemlerde insan faktörü de artmış. İnsan etkisiyle bitki örtüsü zayıfladığı zaman doğal olarak erozyon da artıyor. Doğal olarak bu oluşumda hızlanıyor. Bu hızlanma aynı zamanda bazı yaşlanmış peribacalarının da zarar görmesine neden oluyor. Önümüzde jeolojik süreçte bu peribacalarının yenileri de oluşmaya devam edecek” ifadelerini kullandı. Bilimin sürekli gelişen bir özelliğe sahip olduğunu söyleyen Yiğitbaşıoğlu, “Yeni araştırmalar ile Kapadokya’nın oluşumu da netleşiyor. İlk başlarda Hasan Dağı ve Erciyes Dağı'nın etkin olduğu düşünülüyordu. Fakat yeni araştırmalara göre bölgede çok sayıda küçük volkanik alan var. Bunların da oluşturduğu pek çok şekil var” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Yiğitbaşıoğlu, “Bizim görevimiz sadece araştırma değil, eğitime de katkı da bulunmak. Kapadokya bundan sonra yeni araştırmaların sonuçları eklenerek tanıtılabilir. Bu sayede bilgi de güncellenmiş olur” şeklinde konuştu.

Kapadokya’nın Parlayan Yıldızları Kapadokya’nın Parlayan Yıldızları

Konferans çerçevesinde ayrıca Nevşehir ve yakın çevresinde 4 ayrı arazi çalışması gerçekleştirilecek. Bunlardan ilki Kapodokya Geoturizm Turu, ikincisi Ecemiş Alüvyon Yelpazeleri, Erciyes Volkanı, Sultan sazlığı Sulak Alanı, Erciyes Morenleri, üçüncüsü ise İç Anadolu’nun genel Jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri ve sonuncusu Batı ve Orta Toroslar’ın tektonik ve jeomorfolojik özelliklerine yönelik olacak.