Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire Barış Zirvesi'nin açılış konuşmasında, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı'ndan geçişin sürdürülebilir bir şekilde sağlanması ve yardımların ulaştırılması konusunda ABD Başkanı Joe Biden ile anlaştıklarını ifade etti.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının 15. gününde gerçekleştirilen Kahire Barış Zirvesi’nin açılış konuşmasını yaptı. Cumhurbaşkanı Sisi, “Bugün Kahire'de insanlığımızı ve sahip olduğumuz inançları sınayan çok zor bir durumda bir araya geliyoruz.
Yüzyıllar boyunca inşa ettiğimiz insani medeniyetin değerleri nerede? Çifte standart olmadan masum insanlar arasındaki eşitlik nerede?” ifadelerini kullandı. “Mısır, sivillerin hedef alınmasını ve öldürülmesini açıkça kınıyor” diyen Sisi, dünyanın geri çekilip Gazze Şeridi'nde “kolektif cezalandırma” boyuna gelen bir insani felaketin yaşanmasına seyirci kalması karşısında "şaşırdığını" dile getirdi. Sisi, Gazzelilerin Sina'ya taşınmasına karşı çıktığını, çünkü bunun Filistin'in devlet olma hayalinin sonu anlamına geleceğini ifade etti. Sisi, Mısır halkının Filistin davasının tasfiyesini kabul etmeyeceğini kaydetti.
“Geçişin sürekli sağlanması konusunda Biden ile anlaştık”
Sisi ayrıca Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’nın Birleşmiş Milletler ve Filistin Kızılay'ının gözetiminde "sürekli" olarak açık kalması konusunda ABD Başkanı Joe Biden ile anlaştığını söyledi. Sisi, “Mısır, ilk andan itibaren Gazze'de abluka altında olanlara insani yardımları koordine etmek ve göndermek için gece gündüz yoğun çaba harcadı, Refah Sınır Kapısı’nı hiçbir zaman kapatmadı. Ancak İsrail'in Filistin tarafını defalarca bombalaması geçişi engelledi.
Bu zorlu saha koşullarında geçişin sürdürülebilir bir şekilde Birleşmiş Milletler, UNRWA ve Filistin Kızılay’ı ile tam denetim ve koordinasyon içerisinde sağlanması ve yardımların ulaştırılması konusunda ABD Başkanı Joe Biden ile anlaştık” diye konuştu.
“Bu, kuşatılmış ve çaresiz bir halkın toplu olarak cezalandırılmasıdır”
Ürdün Kralı II. Abdullah ise zirvedeki konuşmasında, İsrail-Filistin anlaşmazlığında tarafsız bir yaklaşım gösterilmesi çağrısında bulundu. Kral II. Abdullah, "Gazze'nin aralıksız bombalanması her düzeyde acımasızdır. Bu, kuşatılmış ve çaresiz bir halkın toplu olarak cezalandırılmasıdır.
Bu, uluslararası hukukun ve insancıl hukukun açık bir ihlalidir, bir savaş suçudur. Gazze’den başka herhangi bir yerde sivil altyapıya saldırmak ve tüm nüfusu yiyecek, su, elektrik ve temel ihtiyaçlardan kasten yoksun bırakmak kınanır, hesap verebilirlik ilkesi net bir şekilde uygulanır. Bu daha önce, yakın zamanda başka bir çatışmada yapılmıştı ama Gazze'de yapılmadı. İsrail'in Gazze Şeridi'ni tamamen kuşatmasının üzerinden iki hafta geçti. Hala 'küresel sessizlik' var" ifadelerini kullandı.
Kral II. Abdullah, "Arap dünyasının aldığı net mesaj, Filistinlilerin yaşamının İsraillilerinkinden daha az önemli olduğudur. Bu çok ama çok tehlikeli bir mesajdır, çünkü bu devam eden uluslararası eylemsizliğin sonuçları hepimiz için felaket olacaktır" dedi. Filistinlilerin topraklarından çıkarılmasının veya ülke içinde yerinden edilmesinin kabul edilmediğini belirterek bunun uluslararası hukuka göre savaş suçu olduğunu ifade eden Kral II. Abdullah, "Bu çatışma iki hafta önce başlamadı ve biz bu kana bulanmış yolda devam edersek de durmayacak" şeklinde konuştu.
Kral II. Abdullah, “Bugün İsrail, Gazze'deki sivilleri kelimenin tam anlamıyla aç bırakıyor. Ancak Filistinliler zaten onlarca yıldır özgürlüğünden ve geleceğinden yoksun bırakıldı. Bugün akan kan, hem Filistinlilere hem de İsraillilere barış getirecek bir siyasi çözüme doğru somut ilerleme kaydedilememesinin bedelidir. İsrail liderliği, güvenlik kaygılarının askeri yolla çözümünün olmadığını, işgali altında yaşayan ve meşru haklarından mahrum bırakılan 5 milyon Filistinliyi bir kenara itmeye devam edemeyeceğini ve Filistinlilerin hayatlarının İsrail'in hayatlarından daha az değerli olmadığını anlamalıdır” şeklinde konuştu.
Kral Abdullah, Orta Doğu halkları ve tüm dünya için güvenli bir geleceğe giden tek yolun, iki devletli çözümden geçtiğini işaret ederek, "Bizi iki devletli çözüm temelinde adil ve sürdürülebilir bir barışa götürecek anlamlı bir siyasi süreci yeniden başlatmak için ne gerekiyorsa yapmak uluslararası toplum olarak görevimizdir" dedi.
“Güney Afrikalılar olarak Filistinlilerin başına gelenleri anlayabiliyoruz”
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ise “Güney Afrika olarak İsrail'de sivillere yönelik saldırının, Gazze'de devam eden kuşatmanın ve Gazze halkını bölgeden uzaklaştırma kararının yanı sıra bombalama ve altyapıyı tahrip etme yoluyla ayrım gözetmeksizin güç kullanılmasının uluslararası hukuk ihlalleri olduğu görüşündeyiz” dedi.
Ramaphosa, “Güney Afrikalılar olarak Filistinlilerin başına gelenleri anlayabiliyoruz. Halkımız özgürlüğüne kavuşmak için cesurca ve cesaretli bir mücadele yürüttü, tıpkı Filistinlilerin yaşadığı gibi anlatılmaz acılara maruz kaldı. Düşmanlıkların derhal durdurulması, rehinelerin serbest bırakılması, Gazze ablukasının kaldırılması, Filistin halkının gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için insani koridorların açılması yönünde çağrıda bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Abbas: "Topraklarımızdan çıkmayacağız"
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise Filistinlilerin yerlerinden edilmeyeceğini veya topraklarından sürülmeyeceğini söyledi. Abbas, "İsrail güçleri, okulları, hastaneleri ve sığınaklara havadan saldırılarıyla sivilleri hedef alarak tüm insani hukuku ihlal ediyor" dedi.
Kahire Barış Zirvesi
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin ev sahipliğindeki Kahire Barış Zirvesine Ürdün, Filistin, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan, Irak, Yunanistan ve İtalya liderleri ile bazı ülkelerin dışişleri bakanları katılıyor.
Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın temsil ettiği zirvede Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in yanı sıra Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Temsilcisi Joseph Borrel de hazır bulunuyor.
Zirvede Gazze’deki gelişmeler, Filistin davasının geleceği ve barış süreci ele alınıyor.