Bu yazımda Gülşehir'de bulunan Aziz Dimitris Kilisesi ile ilgili gözlem ve eleştirilerimi ve neden acilen restorasyona ihtiyacı olduğunu aktaracağım.
Geçtiğimiz günlerde Gülşehir'de Aziz Dimitris Kilisesi'ni ziyaret ettim. Yaptığım gezide tarihi ve turistik bir değere sahip olan bu kilisenin az tanınmasına ve başıboş bir şekilde, turistlere bilgi aktaracak ya da insanların kiliseye zarar vermesini önleyecek herhangi birinin olmayışına şaşırdığım söylenebilir.
Öncelikle Aziz Dimitris Kilisesi'ni biraz tanıyalım,
Günümüzde turistik amaçlı kullanılan Aziz Dimitris Kilisesi, 19. yüzyılda Osmanlı Devleti tarafından inşa edilmiş ve nüfus mübadelesi sonucu Rumların göç etmesiyle atıl kalmış. O günden beri Gülşehir Belediyesi tarafından yalnızca temizliği yapılan kilisenin restore edileceği belirtilmiş fakat kimse tarafından restore edilmemiş.
Gelelim bizim ziyaretimize. Gülşehir'de gezerken tabelaları takip ederek bulduğumuz Aziz Dimitris Kilisesi konum olarak gerçekten Gülşehir'in tam ortasında diyebiliriz. Kiliseye girmek için arabadan indiğimizde kilisenin karşısındaki marketten biri, "Kiliseyi mi gezeceksiniz?" sorusunu yöneltti. "Evet" cevabı üzerine bizi yanına çağıran market çalışanı/sahibi kilisenin anahtarını elimize verdi. Ardından "Yandaki kapıdan girebilirsiniz" dedi. Tarihi bir kilisenin anahtarının öylece verilmesi beni oldukça şaşırttı doğrusu.
Kilisenin bahçesinden içeri girdiğimizde bir belediye parkıyla karşılaştık. Evet, belediye kilisenin bahçesine park yapmış. Kilisenin ön kapısının muşamba ve tahtalarla kapatıldığını fark ettikten sonra yan tarafta bulunan kapının kilidini bize verilen anahtarla açarak içeri girdik. Kilisenin içinde hatrı sayılır miktrada tablo, bol miktarda toz, birkaç tane kahve bardağı, sigara izmaritleri ve bir tablonun üzerine ziyaretçiler tarafından bırakılmış bir not ile karşılaştık.
Gerçekten büyüleyici bir atmosfere sahip olan kilisenin bu denli bakımsız olması beni üzdü açıkçası. Duvarlardaki mozaikler, tabloların güzellikleri kiliseye mistik bir hava veriyor. Ancak taşıyıcı kolonlarda bile oluşan büyük ölçekli çatlaklar, merdivenlerdeki kırıklar kilisenin her an üzerimize çökebileceğini hatırlattı. İkinci katında insanları düşmekten koruyacak herhangi bir korkuluğu bulunmayan kiliseyi biraz gezdikten sonra terk ettim. Arka bahçeye göz attığımda gördüklerim beni pek şaşırttı diyemem.
Umarım yetkililer bir anca önce bu konuyla ilgilenir. Eğer yakın zamanda gerekli tadilatlar yapımazsa bu güzel değerimizi kaybedebiliriz. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Yazar: Buğra Yılmaz
Fotoğraflar: Meltem Kum, Ufuk Akarsu
